29 Nisan 2011 Cuma

Sevmeye mahal yok
zaman, kasvetli hücrelerin,
etrafımıza yapışma zamanı.

3 Ocak 2011 Pazartesi

gerçeklerle yüzyüze gelmek, her zaman en sevdiğim şey olmuştur.
mutluluk içerikli olanları az, hüsran olanları fazla olmasına rağmen.

yolda gördüğünüz insanlara dokunamazsınız
konuştuğunuz insanlara ulaşamazsınız
arkadaşlarınız size yetmez, siz arkadaşlarınıza yavansınızdır.

ne ile karşı karşıya olduğunuzu bilmediğiniz halde, hep bir yeşil ışık bekler veya hak ettiğinizi düşünürsünüz. 'baştan sona yanlışlık var'

sondan başa gelemeyecek kadar çok pişmanlığımız var.

hiçbir şeye yetişemez
erişemez oldum.

mosmor çerçeveler
simsiyah hayatlar

hep sevmişimdir, mor göz altlı siyah gözlü kadınları.
ama bu hiç çekici değil, sanki gözüme baka baka dalga geçiyorlar.

istanbuldan gelmemeliydim.
göktelenleri görmemeli, iki duvarın tavanla birleştiği yerde örümceklerle boğuşmalıydım.


bir sürü gerçek var, yüzyüze gelmeye kaçacağımız,
bize az gelen, aslında genel geçer kavramlar içerisinde bizle birlikte yürüyen: ama sürünen.
hep kendimizi bir bok sanmışlığımız da bu yüzden ya.

insanları incelememeli
her boku hissetmemeli, mermer yerlerde, kış soğuğunda
çıplak ayakla dolaşmanın derdine düşmeliydim.